Türkiye Cumhuriyeti'nin 102. yıl dönümü, ülkenin dört bir yanında okullarda ve meydanlarda büyük bir coşkuyla karşılandı. Bu özel gün, tarihsel bir mirasın yansıması olarak, vatandaşların gururunu ve bağlılığını bir kez daha ön plana çıkardı. Kutlamalar, bağımsızlık mücadelesinin anısını canlı tutarken, geleceğe yönelik umutları da pekiştirdi.
Türk milletinin dünyaya meydan okuyarak kazandığı Cumhuriyet'in 102. yaşına girdiği bu dönemde, İstanbul, İzmir, Ankara gibi büyük şehirler başta olmak üzere tüm yurtta vatandaşlar ellerinde şanlı Türk bayraklarıyla meydanlara çıktı. Bu kutlamalar, sadece bir bayram havası değil, aynı zamanda milli egemenliğin ve bağımsızlığın simgesi haline geldi. Bağdat Caddesi'nde gerçekleşen fener alayı, ışıl ışıl bir atmosfer yaratarak dikkat çekti. CHP Genel Başkanı Özgür Özel, CHP'nin Cumhurbaşkanı adayı ve tutuklu İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun eşi Dilek İmamoğlu ile birlikte yüz binlerce kişi, ellerinde Türk bayraklarıyla bu alaya katıldı. Bu katılım, kutlamaların kitlesel boyutunu gözler önüne serdi ve bayramın ruhunu yansıtan bir görüntü oluşturdu.
Beşiktaş'ta ise Dolmabahçe'den Barbaros Meydanı'na uzanan yürüyüş, coşkulu kalabalıklarla doldu. Beşiktaş Belediye Başkanvekili Ömer Rasim Şişman'ın da yer aldığı bu etkinlikte, katılımcılar "Hak, hukuk, adalet", "Mustafa Kemal'in askerleriyiz" ve "Kurtuluş yok tek başına, ya hep beraber ya hiçbirimiz" gibi sloganlar attı. Bu sloganlar, bayramın sadece kutlama değil, aynı zamanda bir mücadele çağrısı olduğunu vurguladı. Başkent Ankara'da sabah saatlerinde binlerce kişi, Cumhuriyet Bayramı'nın 102. yılı için Ulus'taki Birinci Meclis önünden Anıtkabir'e yürüdü. Kutlamalar, Birinci Meclis önünde başlayan fener alayıyla devam etti ve binlerce Ankaralı, Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş ile birlikte bu alaya katıldı. Bu yürüyüşler, Cumhuriyet'in temellerinin atıldığı yerlerdeki tarihi önemi bir kez daha hatırlattı.
İzmir'de de kutlamalar benzer bir coşkuyla sürdü. İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Cemil Tugay'ın katıldığı fener alayında, İzmirli vatandaşlar "Mustafa Kemal'in Askerleriyiz" sloganlarıyla yürüdü. Adana'da on binler, "İlelebet Cumhuriyet" pankartı altında fener alayı düzenledi. Antalya'da ise yurttaşlar akşam saatlerinde bir araya gelerek bayramı kutladı. Şırnak'ta düzenlenen fener alayında, 102 metrelik dev bir Türk bayrağıyla yürüyüş yapıldı. Bu etkinlikler, ülkenin her köşesinde bayramın nasıl birleştirici bir güç olduğunu gösterdi.
CHP'nin tutuklu Cumhurbaşkanı adayı Ekrem İmamoğlu, kutlamalara yönelik gönderdiği mesajda, Cumhuriyet'in korunmasının önemini vurguladı. Mesajında, "'Cumhuriyet muhafızları', bugün her zamankinden çok daha aktif, kararlı ve cesur olmaya mecburdur. Cumhuriyetimize yönelik tehdit ve saldırılar karşısında, tüm cumhuriyetçiler ve demokratlar, tek vücut olmak zorundadır. Aksi halde, eşitlik, adalet ve özgürlük adına elde ettiğimiz tüm tarihsel kazanımları kaybederiz. Çekilen onca acılar, ödenmiş onca bedeller boşa gider. Buna izin veremeyiz, vermeyeceğiz" dedi. İmamoğlu, 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı kapsamında Kadıköy'de düzenlenen "Cumhuriyet Yürüyüşü"ne bu mesajı iletti.
Mesajının devamında İmamoğlu, sevgili İstanbullulara, iyi kalpli ve cesur hemşerilerine, geleceği aydınlatan gençlere, güzel yüzlü çocuklara, hanımefendilere, beyefendilere ve Cumhuriyet'in sevgili evlatlarına saygı, sevgi ve hasretle selam gönderdi. Cumhuriyet Bayramı'nın kutlu olmasını dileyerek, bu günün en büyük bayram olduğunu belirtti. Cumhuriyet'in milletçe varlık sebebi, gurur ve onur olduğunu ifade etti. Egemenliğin kayıtsız şartsız millette olduğu, özgür ve bağımsız Türkiye Cumhuriyeti'nin kolay kurulmadığını hatırlattı. Cumhuriyet'in temellerinin Sakarya’da, Dumlupınar’da, nice savaş meydanlarında, nice cephelerde, milletin kanıyla ve canıyla atıldığını söyledi. Ayrıca, temellerin Samsun’da, Erzurum’da, Sivas’ta, Ankara’da milletin iradesiyle, azim ve kararıyla atıldığını ekledi. Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün en kıymetli emaneti olan Cumhuriyet'in, egemenliği kayıtsız şartsız millete verdiğini ve vatandaşı bu ülkenin tek sahibi yaptığını vurguladı. Atatürk’ün dediği gibi, ‘Türkiye Cumhuriyeti’nin ruhu, millî egemenliktir’ diyerek, hiç kimsenin, hiçbir kurumun millet iradesinin yerine kendi iradesini koyamayacağını belirtti.
İmamoğlu, milletin vermediği meşruiyeti ülke dışında arayanların Cumhuriyet için bir tehdit olduğunu ifade etti. Bu ülkenin bütün yöneticileri ve kurumlarının, millet iradesinin çok sesli, çok renkli, çoğulcu yapısına saygı duymakla yükümlü olduğunu söyledi. Kendisini milletin iradesinin üzerinde gören her anlayışın, Cumhuriyet ve demokrasiye yönelik bir tehdit olduğunu belirtti. Vatandaşın seçimle ortaya koyduğu iradeyi, sırf kendi aleyhine diye geçersiz ilan etmek gibi, milli egemenliği hiçe sayan her teşebbüsün, Cumhuriyet'in özüne yönelmiş bir saldırı olduğunu vurguladı. Cumhuriyet'in bağımsızlık demek olduğunu, yalnızca askeri ve idari bağımsızlığı değil, ekonomik, siyasi, finansal, kültürel bağımsızlığı gerektirdiğini ifade etti. Koltuklarını koruma uğruna, milletin vermediği meşruiyeti ülke dışında arayanlar, yabancı güç odaklarına boyun eğip ülke menfaatleri aleyhine tavizler verenlerin, bağımsızlığımız ve Cumhuriyetimiz için bir tehdit olduğunu söyledi. Kimin, siyasi rakibinden kurtulmak, milletin iradesini baskı altına almak için ‘casusluk’ gibi en ciddiye alınması gereken konuları bile alçakça istismar ediyorsa, onun bağımsızlığımız ve Cumhuriyetimiz için bir tehdit olduğunu belirtti.
Mesajında İmamoğlu, sevgili dostlarım ve kardeşlerime hitap ederek, Cumhuriyet'in demokrasi, laiklik, hukuk devleti olduğunu söyledi. Cumhuriyet'in adalet, hürriyet olduğunu, kadının erkekle eşit haklara sahip olduğunun kabul edilmesi ve bunun güvence altına alınması olduğunu ifade etti. Cumhuriyet'in akıl, bilim, üretim olduğunu, kimsesizlerin kimsesi olduğunu vurguladı. Herkesin, başkasına avuç açmak zorunda kalmadan, kimliğine, inancına, siyasi tercihine bakılmadan desteklenmesi, insanca bir hayat için gerekli tüm koşullara sahip olması olduğunu belirtti. Cumhuriyeti bütün bu yönleriyle içselleştirmemiş, Cumhuriyet'in verdiği sorumlulukları yerine getirmeyen, Cumhuriyet ilke ve değerleriyle açıkça ya da sinsi bir biçimde savaşan zihniyetin, Cumhuriyetimize yönelik bir tehdit olduğunu söyledi. Bugün, Cumhuriyetimizin 102’inci yaşını kutlamanın coşkusu ve mutluluğunu yaşadıklarını, ama aynı zamanda Atatürk’ün ‘Cumhuriyet, yüksek karakterli muhafızlar ister’ sözünü kavramanın ve gereğini yapmanın günü olduğunu ifade etti. 'Cumhuriyet muhafızları'nın bugün her zamankinden çok daha aktif, kararlı ve cesur olmaya mecbur olduğunu belirtti. Cumhuriyetimize yönelik tehdit ve saldırılar karşısında, tüm cumhuriyetçiler ve demokratların tek vücut olmak zorunda olduğunu söyledi.
İmamoğlu, aksi halde eşitlik, adalet ve özgürlük adına elde ettikleri tüm tarihsel kazanımları kaybedeceklerini, çekilen onca acılar ve ödenmiş onca bedellerin boşa gideceğini ifade etti. Buna izin veremeyeceklerini ve vermeyeceklerini vurguladı. Cumhuriyetçi bir ruhla, tüm demokratik mücadele yöntemlerini kullanarak, hep birlikte, canla başla, umutla, cesaretle, yılmadan hedefe yürüyeceklerini söyledi. Hedeflerinin Cumhuriyet'in önlerine koyduğu ideallere ulaşmak, Cumhuriyet ilke ve değerlerini tam olarak hayata geçirmek olduğunu belirtti. Hedeflerinin Türkiye’yi, herkes için, her yerde adaletin ve hürriyetin hakim olduğu, bolluk ve bereketin kardeşçe pay edildiği, onurlu ve erdemli insanların huzurlu ve mutlu ülkesi haline getirmek olduğunu ifade etti. Bunun için sabırla, gayretle, cesaretle mücadele edeceklerini ve mutlaka başaracaklarını söyledi. Her şeyin çok güzel olacağını, yaşasın Cumhuriyet, yaşasın Mustafa Kemal Atatürk, yaşasın tam bağımsız Türkiye diyerek mesajını bitirdi. Bu mesajı Silivri Zindanı'ndan gönderdi.
Cumhuriyet yürüyüşünde konuşan Dilek Kaya İmamoğlu da önemli ifadelerde bulundu. Cumhuriyetimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk’e, silah arkadaşlarına, istiklal kahramanlarına selam olsun diyerek başladı. Bu vatan için canını ortaya koyan aziz şehitleri, kahraman gazileri rahmetle, minnetle andı. Bize özgürlüğümüzü, bağımsızlığımızı, eşit, özgür bireyler olarak geleceğimizi tayin etme hakkımızı armağan ettikleri için onlara sonsuz teşekkürlerini sundu. Türkiye Cumhuriyeti’nin ne kadar büyük zorluklarla kurulduğunu hepimizin bildiğini söyledi. Bir avuç inanmış insanın, yüreklerindeki bağımsızlık ateşiyle, vatan topraklarının gördüğü en karanlık günleri aydınlık bir geleceğe dönüştürdüklerini belirtti. Özveriyle, dayanışmayla, paylaşarak, yardımlaşarak, umudu, cesareti örgütleyerek, destansı bir mücadeleyle bu milletin bağımsızlığına kavuştuğunu ifade etti.
Dilek Kaya İmamoğlu, bugün geldiğimiz noktada ne yazık ki ülkemizde demokrasinin temellerinin her geçen gün biraz daha zayıflatıldığını söyledi. Adalet duygusunun toplumun vicdanında derin yaralar açmış durumda olduğunu belirtti. Yargının bağımsızlığını koruması gerekirken, siyasetin gölgesine çekilmeye zorlandığını ifade etti. Hukukun üstünlüğü yerine gücün hukukunun yerleştirilmeye çalışıldığını vurguladı. Yargı eliyle muhalefete, medyaya, sanatçılara, iş dünyasına, kısacası tüm topluma baskı kurulmak istendiğini söyledi. Her yeni güne yeni bir adaletsizlik, yeni bir eşitsizlik haberiyle uyandıklarını belirtti. Ama umudumuzu kaybetmediklerini ve kaybetmeyeceklerini ifade etti. Çünkü bu milletin vicdanına, adalet duygusuna, hakkaniyetine güvendiklerini söyledi. Karanlığa teslim olmayan, umudunu direnişle büyüten bir halk olduklarını belirtti. Bu ülkenin en zor zamanlarında bile yeniden doğmayı başarmış bir ülke olduğunu vurguladı.
Konuşmasının devamında Dilek Kaya İmamoğlu, adaletten uzaklaşan hiçbir toplumun barışa, huzura, berekete ulaşamayacağını bildiklerini söyledi. İşte bu bilinçle Cumhuriyet’in değerlerine sahip çıktıklarını belirtti. Hak, hukuk, adalet için, eşitlik, özgürlük, demokrasi için kararlılıkla yürüdüklerini ifade etti. Cumhuriyet'in bizim vicdanımız olduğunu, yolumuzu aydınlatan ışık olduğunu söyledi. Ve o ışığı sonsuza dek koruyacaklarını belirtti. Bu güzel vatanın her köşesini Cumhuriyet'in ışığıyla aydınlatmaya devam edeceklerini ifade etti. Atalarımızdan devraldığımız bu emaneti çocuklarımıza onurla, gururla aktaracaklarını söyledi. Millet iradesinin üzerinde hiçbir güç tanımadıklarını ve tanımayacaklarını vurguladı. Yaşasın Cumhuriyet, yaşasın Cumhuriyet'in aklı hür, vicdanı hür, irfanı hür nesilleri diyerek konuşmasını bitirdi. 29 Ekim Cumhuriyet Bayramımız kutlu olsun diyerek, doğum günün kutlu olsun Türkiye diye ekledi.
Bu kutlamalar, Türkiye'nin tarihsel yolculuğunu ve gelecek vizyonunu bir araya getirerek, vatandaşları ortak bir amaç etrafında topladı. Sokaklardaki kırmızı-beyaz dalga, sadece bir bayram coşkusunu değil, aynı zamanda kalıcı bir birlikteliği simgeledi.
            
            
                            
                            
                            




